Sonunda bu da oldu! Amerika, bir kez daha “Yok artık” dedirtecek bir olayı moda üzerinden yorumlamaya çalışıyor. Olayın merkezinde bir cinayet zanlısı olan Luigi Mangione bulunuyor. Evet, doğru okudunuz; bir cinayet zanlısı, giydikleri ve duruşuyla adeta bir moda ikonu haline getirilmeye çalışılıyor. Moda dünyasında artık hiçbir şeye şaşırmayacağım dedikçe daha da şaşırır hale geldim
Mangione, Amerika’nın en büyük özel sağlık sigortası şirketlerinden biri olan UnitedHealthcare’in CEO’su Brian Thompson’ı silahlı saldırı sonucu öldürmekle suçlanan bir zanlı. Mangione kimdir derseniz, Maryland’in tanınmış bir ailesinden geliyor ve Pensilvanya Üniversitesi’nden hem lisans hem de yüksek lisans derecelerine sahip.
Teknoloji sektöründe başarılı bir kariyer sürdürürken, geçirdiği bir omurilik ameliyatı sonrası yaşadığı ciddi ve ağrılı sağlık sorunları, psikolojik çöküş, onu bu korkunç suça iten nedenler olarak gösteriliyor. Ancak bu durum, yaşanan trajediyi ya da arkasında yatan adalet problemlerini haklı çıkarmıyor. Mangione, cinayetin ardından izini kaybettirmek için Hawaii’ye kaçmaya çalışmış, ancak yakalanmış.
ÖZEL STİL DANIŞMANI
Tutuklandığında sahte kimlikler, nakit para ve 3D yazıcıyla yapılmış bir tabanca bulunmuş. Ardından davalar için New York’a sevk edilmiş ve olaylar başlamış. Daha da dikkat çekici olan ise tüm bu süreç boyunca yanında olan avukatı Karen Friedman- Agnifilo’nun Sean ‘Diddy’ Combs çoklu istismar olaylarında avukatlık yapan Marc Agnifilo’nun eşi olması. Yani özetle Diddy ve Mangione’nin avukatları evli. Bu avukat çift en büyük suçları bile aklaması, kampanyalar yaratması, kamuoyu oluşturması ve zanlıyı kurtarması ile biliniyor.
Buradan sonra okuyacaklarınızı tüm bu yetenekler çerçevesinde değerlendirebilir ve kurguyu çözebilirsiniz. Anlayacağınız Mangione’nin avukatı kamuoyu oluşturmak için dış görünüşünden giydiklerine kadar en ince detayları planlıyor ve bunun için de en popüler kaynaklardan birini, modayı kullanıyor. Popüler davalarda modanın kullanılması, işlenmesi yeni değil. Hatta özellikle Amerika’da bu iş için çalışan özel stil danışmanları bile mevcut. Genellikle renk oyunlarıyla sanığın suçsuz, temiz ya da masum olduğunun altını çizecek seçimler yapılırdı. Ancak böylesine bir durumla ilk kez karşılaşıyorum.
Cinayetten yargılanan Mangione’nin, New York’ta mahkemeye çıkarılışında giydiği turuncu cezaevi tulumu bile moda devlerinin radarına girmiş durumda. Yves Saint Laurent defilelerinden çıkmışçasına övgüler alıyor. Yetmiyor, davada giydiği Nordstrom marka bordo kazak, Maison Margiela’nın tasarımlarıyla kıyaslanıyor. Hatta Maison Margiela’ya benzetilen kazak, aslında farklı bir marka olmasına rağmen benzerliği nedeniyle markadaki stokları şu an tüketmiş durumda! Prada’nın 2013 koleksiyonlarına ya da Gucci Ancora’nın o çarpıcı rengine bile referanslar yapılıyor. Üstelik bu stil çalışmasına avukatı bile katılıp giydiklerini Mangione’nin renklerine uyumlu şekilde yapıyor. Moda perspektifinden bakıldığında bir stil başarısı olarak yorumlansa da benim için akıl tutulmasından başka bir şey değil!
BU OLAYIN ETİK BOYUTUNU DA İNCELEYELİM
Mahkemelerde genelde beyaz gömlek ve kravat gibi masumiyeti temsil eden giysiler tercih edilirken, bu davayla birlikte tam anlamıyla bir dönüşüm yaşanıyor. Artık mahkemelerde sezonun trend renkleri, lüks markalara atıfta bulunan tasarımlar ve dikkat çeken stil çalışmaları görüyoruz. Mangione resmen bu trendin odak noktasına yerleşmiş durumda. Hiç onaylamasam da maalesef mesleğim gereği gelişmeleri takip etmek zorundayım. Ve ne yazık ki bir suçlunun dış görünüşünden, yakışıklılığından ya da giyiminden adeta bir popüler kültür figürü yaratılmaya çalışılmasını dehşetle izler hale geldim. Olay sosyal medyada öyle bir noktaya geldi ki, en büyük moda sayfaları davayı çok önemli bir kampanya çekimi izliyormuş gibi takip etmeye başladı.
Kim Kardashian’ın hayranlarından ve Luigi fanlarından oluşan bir kitle sosyal medyada destek çağrıları yapıyor, bağış topluyor toplamaya başlıyor. Toplumun vicdanından uzaklaşan bu “suçlu güzellemesi” ile adaletin önüne çekilen perde daha da kalınlaşıyor. Moda dünyasında bir suçlunun kıyafetleri üzerinden gündem yaratılması, genel olarak lüks sektörün itibarını da riske atabilir desem abartmış olmam. Bir kıyafetin mahkeme salonunda veya trajik bir olayla ilişkilendirilmesi, markaların temsil ettiği zarafet ve estetik algısına gölge düşürebilir. Moda; sanatı, bireysel ifadeyi ve yaşam tarzını yüceltirken, şiddet veya skandallarla anılmak istemez. Bu nedenle, sektör temsilcileri tasarımlarının yanlış bağlamlarda kullanılmasına karşı daha hassas olmalı ve moda ile etik arasındaki dengeyi koruma sorumluluğunu maksimuma taşımalıdır.
MARK ZENGİN OLDUĞUNU YENİ ANLADI
Dünyanın en zengin insanlarından biri olan Mark Zuckerberg şu ana kadar hep sade yaşam stiliyle ve sessiz lüks anlayışıyla bilinirdi. Hatta Microsoft’un kurucusu Bill Gates ile yan yana geldiği meşhur fotoğrafı hatırlayanlarınız vardır. Fotoğrafta dünyanın en zengin insanları olsa da, etiketi ve kalitesi yüksek ürünler seçtikleri için üstlerinde herhangi lüks bir markanın ne logosunu görürsünüz ne de ben çok zenginim diye avaz avaz bağıran pahalı bir aksesuar.
Apple’ın kurucusu Steve Jobs da bu tarzın en değerli örneklerindendi. Mark Zuckerberg de kendi ekolünde bayrağı şimdiye kadar başarıyla taşıyordu ta ki Hindistan’ın en zengini Ambani ailesinin bu yıl gerçekleşen ‘sesli’ lüks düğününe katılana kadar. Mark bu düğünle şimdiye kadar farkına varamadığı bir lüks seviyesini keşfetmiş ve beğenmiş olacak ki o düğünden beri görünümü, kıyafetleri ve birbirinden pahalı saatleri dikkat çekmeye başladı! Adeta zengin olduğunu bu düğünden sonra anlamış gibi bir hali var. Gösteriş konusunda dünyada rakipleri bile olmayan Ambani ailesinin 3 gün süren düğünlerine katılması Mark’ın ayarlarının bozulmasına yetmiş.
Gelin o çok konuşulan aksesuarlarını birlikte inceleyelim:
Verdiği yeni bir röportajda Patek Philippe markasının Minute Repeater Skeleton 5303R modelini tercih ediyor. Bu özel saat, 18 ayar pembe altından üretilmiş ve minute repeater mekanizmasıyla, yani çekiçlerin ve gongların hareketini sergileyen karmaşık bir düzenekle donatılmış. Kasa üzerinde yer alan beyaz altın yaprak desenli işlemeleri saati benzersiz kılan detaylardan. Saatin perakende fiyatı 720 bin dolar, piyasa değeri ise tam 1 milyon 200 bin dolar. Son videosunda ise açıkladığı yeniliklerden daha çok dikkati çeken kolundaki saati oldu. Bu sefer de kullandığı, dünyada sadece 20 adet üretilen ve yine dünyanın en ince saatlerinden biri olan Bvlgari markasının Octo Finissimo Ultra COSC modeli idi. Sadece 1,70 mm kalınlığındaki bu saat 529 bin dolarlık bir fiyat etiketine sahip. Bakalım mütevazı yaşamıyla örnek gösterilen Mark’ın bu 180 derecelik değişiminde daha ne gibi “yeni zengin’ seçimler göreceğiz merak etmiyor değilim.
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”
News
